SEVGİ SAYGI VE PAYLAŞIMIN YEPYENİ ADRESİNE HOŞGELDİNİZ...
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Uhud savaşından Bir sahne...(okuyun mutlaka süper bi yazı)

Aşağa gitmek

Uhud savaşından Bir sahne...(okuyun mutlaka süper bi yazı) Empty Uhud savaşından Bir sahne...(okuyun mutlaka süper bi yazı)

Mesaj tarafından Kenshin Çarş. Kas. 15, 2006 10:32 am

Habbab b. Eret derki:

"Mus'ab b. Umeyr Uhud günü şehit olunca, kendisini saracak kısa bir hırkadan başka birşey bulun*madı.

Hırkayı baş tarafına çektik, ayakları açıldı.

Ayaklarına doğru çektik, baş tarafl açıldı.

Resûlullah Aleyhisselam, bize:

'Hırkayı baş tarafına çekiniz, ayaklarını ızhır otu ile kapatınız!1 buyurduktan sonra, kardeşi Ebu'r-Rum b. Umeyr ile Âmir b. Rebia ve Suvayt b. Harmele’nin Musab b. Umeyri kabre indirmelerini emir buyurdu.

Allah ondan razı olsun

..........
Ensar kadınları; Peygamberimiz Aleyhisselamın sağ salim geldiğini görmek için yollara dökülmüşler, bakışıyorlardı.

Mus'ab b. Umeyr'in zevcesi Hamne binti Cahş, Peygamberimiz Aleyhisselamla mücahidleri karşılayan kadınlar arasında bulunuyordu.

Kendisine; kardeşi Abdullah b. Cahş'ın şehit olduğu haberi verildi.

Hamne Hatun:

"İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn=Biz, Allah'ın kullarıyız ve O'na döneceğiz!" dedi, Abdullah b. Cahş için Allah'tan mağfiret diledi.

Bundan sonra, Hamne Hatuna, dayısı Hz. Hamza'nın şehit olduğu haberi verildi.

Hamne Hatun, yine:

"İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn=Biz, Allah'ın kullarıyız ve O'na döneceğiz!" dedi ve Hz. Hamza için Allah'tan mağfiret diledi.

Hamne Hatuna eşi Mus'ab b. Umeyrln şehit olduğu haberi verildiği zaman dayanamayıp feryad edince, Peygamberimiz Aleyhisselam:

"Kadın için, kocası bir yana, herşey biryanadır!
........
Alllahım bu imandan bir zerre once ummeti muhammede sonra bana nasib et...

------------------------------------------------------------

Sancak yere düşmedi

Eshab-ı kiram, Uhud'a Resulullah efendimize bir zarar gelmemesi için her türlü fedakarlığı gösteriyordu. Sağ kolu darbe alınca sancağı sol eline alan Hz. Mus'ab'ın bu defa da sol koluna kılıç indi. Sol eli de kesilmesine rağmen şanlı sancakdar, İslâm sancağını yere düşürmüyordu. Kahraman sahabi, sancağı kolları ile tutup gövdesine bastırarak dalgalandırmaya devam etti.
İbn-i Kamia, bu defa mızrağını şanlı sahabinin vücuduna sapladı. O da, diğer arkadaşları gibi şehid olarak ahırete göçmüştü .
Hazret-i Mus'ab yere düşerken, şanlı İslâm sancağı yere düşürülmemiş, onu hemen Mus'ab'ın suretine giren bir melek kapmıştı. Sevgili Peygamberimiz; "İleri ya Mus'ab! İleri!" buyurduğunda; sancağı tutan melek; "Ben Mus'ab değilim" dedi. O zaman, Kainatın sultanı efendimiz onun melek olduğunu anlayıp, sancağı hazret-i Ali'ye verdi.
İbn-i Kamia ise, hazret-i Mus'ab'ı, Peygamber efendimiz zannettiği için, acele müşriklerin arasına vardı ve; "Muhammed'i öldürdüm!" diyerek bağırmaya başladı.
Bunu işiten müşrikler, hedeflerine ulaşmanın verdiği haz ile daha da azgınlaştılar. Hadisenin aslını bilemeyen Eshab-ı kriamın ise, eli ayağı tutmaz olmuştu. Hazret-i Ömer'in bile elleri iki yana düşmüş, arkadaşlarıyla olduğu yere oturakalmışlardı.
Enes bin Nadir onları o halde görünce; "Niçin oturuyorsunuz?" diye sordu. Onlar da; "Resulullah şehid edilmiş!.." diye cevap verdiler.
Hazret-i Enes de; "Resulullah şehid edildiyse, O'nun Rabbi bakidir. Resulullah'dan sonra biz sağ kalıp da ne yapacağız! Haydi kalkınız! Peygamberimizin çarpışarak mübarek canını feda ettiği şey için, biz de canımızı feda edelim" dedi ve kılıcının kınını kırıp; "Allahü ekber!.." nidalarıyla yalın kılıç düşmanın ortasına daldı. Küffardan bir çoklarını kırdı ve O da şehid oldu.
Sadece yüzünde yetmiş yara vardı. Vücudunda sayısız yara olduğu için, onu kız kardeşinden başkası tanıyamamıştı.
Eshab-ı kiramın pek çoğu dağılmış, bir kısmı da şehadete ermişti. Onların bu dağınıklığından istifade eden müşrikler, Resul-i ekrem efendimizin etrafına toplanmışlardı. Taşla, kılıçla iki cihanın sultanını şehid etmeye çalışıyorlardı.
Üzerinde iki zırhı olduğu için, darbeler tesir etmiyordu. Utbe bin Ebi Vakkas'ın attığı taşlar, sevgili Peygamberimizin mübarek yüzüne değdi ve alt dudağı yaralandı.
Alt çenesindeki mübarek sağ rebaiyye yani kesici dişi kırıldı. O sırada İbn-i Kamia denilen müşrik de geldi ve kılıcını Alemlerin efendisinin mübarek başına vurdu.
Sevgili Peygamberimizin miğferi parçalandı, iki halkası da mübarek şakaklarına battı. Yine İbn-i Kamia'nın vurduğu bir kılıç ile mübarek omuzundan yaralandılar ve Müslümanları düşürmek için Ebu Amir'in kazdığı derin çukura yanı üzere düştüler.
Sevgili Peygamberimiz, hain İbn-i Kamia için; "Allahü teâlâ seni zelil ve perişan etsin!" diye dua ettiler.
İbn-i Kamia pek ziyade sevinip; "Muhammed'i öldürdüm! Muhammed'i öldürdüm!.." diye bağırarak, Ebu Süfyan'ın yanına gitti.
Müşrikler hedeflerine ulaşmışlardı! Artık Peygamberimizle ilgilenmiyorlardı. Peygamber efendimizin bulunduğu çukurun etrafından çekilmişler, Eshab-ı kiram ile çarpışmaya koyulmuşlardı.

----------------------------------------------------------------

uhud savaşından bir süre sonra uhud şehitleririnin cesetleri yağmur ve rüzgar erezyonuyla dışarıya çıkmaya başlamışlardı bunu gören sahabeler bu cesetleri medinedeki cennetül baki mezarlığına defnetmek istediler birkaç mezar açıldıktan sonra sıra Hz. Hamzaya geldi ve o anda dag yerinden oynadı ve şu kelimeler rahmanaı ilahiden gökyüzünü titretti...
Hamza bizi sever Bizde Hamzayı severiz biz Hamzadanız Hamzada bizdendir... bu ilahi sesi duyan sahabeler sehitleri tekrar uhudun eteğine defnederler... ve bugünkü uhud şehitliği adını aldı...
Kenshin
Kenshin
ADMİN
ADMİN

Mesaj Sayısı : 294
Yaş : 35
Localisation : www.licelim.tr.cx
Kayıt tarihi : 09/11/06

http://www.licelim.tr.cx

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz