SEVGİ SAYGI VE PAYLAŞIMIN YEPYENİ ADRESİNE HOŞGELDİNİZ...
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

KOMADA DUYULAN SES

Aşağa gitmek

KOMADA DUYULAN SES Empty KOMADA DUYULAN SES

Mesaj tarafından Kenshin Çarş. Kas. 15, 2006 11:16 am

KOMADA DUYULAN SES

hastaneye kaldirilmistim. Yanimda bulunan esim vefat etmis, beni

kontrol eden doktor, kan deryasi içinde kalan vücudumda bir hayat

emaresi göremediginden, bana da ölü raporu vermisti. O aksamki TRT

haber bülteninde, kazada ölen kisilerin arasinda benim de ismim bulunuyordu.

Daha sonralari ölmedigim anlasilmis ve üç gün devam eden koma

halinden sonra kendime gelmistim. Fakat kazadaki darbelerin tesiriyle

gözlerimi açamiyor, vücudumun hiçbir noktasini kimildatamiyordum.

Koluma takilan serumdaki uyusturucularin tesiriyle de, fazla bir sey

düsünemez hâle gelmistim. Tam mânâsiyla yasayan bir ölü gibiydim. Ilk

önce kendimi çok agir bir uykuda zannettim. Bir türlü uyanamadigim

bir uykuda. Bu sirada basucumdaki konusmalari duydum.

Sesinden tanidigim amcam:

- Doktor bey, üç gündür hiçbir gelisme yok, diyordu. Müsaade

ederseniz, hastamizi Ankara'ya götürelim.

Doktor ise:

- Hastaniz her an ölebilir, diye cevap verdi. Bu durumda nakline izin

vermek cinayettir. Zaten böyle bir mesûliyetin altina da girmem.

Bu konusmalar üzerine büyük bir kaza geçirdigimi anlamis ve

doktorun "Her an ölebilir" sözüyle dehsete kapilmistim. Fakat duyma

ve düsünme duygularimin disindaki bütün fonksiyonlarimi kaybettigimi

hissediyordum. Ölmekten çok Cenâb-i Hakk'a hesap verememekten

korkuyor ve bogazim SIKILMIS gibi SIk sIk nefes aliyordum.

Ruhumu teslim etmekte oldugumu zannederken, nereden geldigini

anlayamadigim bir ses, benimle konusmaya basladi. Ve ne için bu kadar

korktugumu sordu. Sebebini söyledigimde, ayni ses:

- Korkacak hiçbir sey yok, dedi. Tamamen asilsiz ve hurafe seylere

inandirildigin için böyle sikinti çekiyorsun. Allah ve âhiret günü

diye bir sey yok ki sikintisi olsun. Sana bunlarin bos seyler

oldugunu ispat edecegim. Eger beni tasdik edersen, hiçbir sIkiNti ve

endisen kalmadigini göreceksin.

Kendimi, yikilan bir dagin altinda kalmis gibi hissettigim için:

- Peki hemen anlat ve beni bu sikintidan kurtar, dedim.

O ses:

- Biliyorsun ki çekirdekler önce fidan, sonra agaç olur, dedi. Daha

sonra da ömrünü tamamlar, sulari çekilir, kurur ve topraga

karisirlar. Hayvanlar da bizim gibi dogar, büyür, gelisir ve

ömürlerini tamamladiginda toprak olurlar. Sen o agaçlarin veya

hayvanlarin, senin gibi endise duyup, korktuklarini gördün mü?

Elbette hayir. Çünkü onlar, bâtil seylere inandirilmamislar. Yani

yeniden dirilme veya hesaba çekilme diye bir sey olmayacagi için,

onlarin da bu tür seylerden endisesi yoktur. Sen de bos seyleri

kafandan atarsan, hiçbir sikintin kalmayacak, gör bak nasil rahat

edeceksin!.

Bu sözleri isittikten sonra sikintim daha da artti. "Acaba dedigi

gibi inkâra sapsam, rahatlar miyim?" diye düsünüyor, fakat kalp ve

ruh gibi latifelerimin, bu inkâri kabûle yanasmadiklarini

hissediyordum.

Birden, sanki bir elektrik lâmbasina dokunmus gibi zihnim

aydinlanmaya basladi. Daha evvel okudugum veya dinledigim imânî

bahisler, bir film seridi gibi gözümün önünden geçiyordu. O ses'e

hitaben: Beni yalan ve cerbeze ile aldatmak istiyorsun, dedim. Ama

ben akil sahibiyim ve bu yüzden yaptiklarimdan mesûlüm. Sen beni

akilsiz hayvanlar ve suursuz bitkilerle nasil bir tutabilirsin? Ben,

elbette hesap vermekten endise duyarim. Çünkü bana, hayvan ve

bitkilere verilenlerden belki bin defa daha gelismis vaziyette ihsan

edilen cihazlari ve akil nimetini nefis ve heva yolunda saffetsem,

onlardan bin defa daha asagilara düserek âhrette cezaya müstahak

olurum. Hem bir igne ustasiz, bir resim ressamsiz, bir köy muhtarsiz

olamazken, bu kusursuz kâinatin bir sahibi ve yaraticisi olmaz mi? Ve

bütün kâinatla birlikte beni de mükemmel sekilde yaratan Rabbim, beni

hesaba çekmeyerek basibos birakir mi?

Evet, imân nurlari o zor anlarimda imdadima yetismis ve içinde

bulundugum karanlik dünyami aydinlatmaya baslamisti. Onlardan

edindigim iman hakikatlerini anlattikça, SIkiNtilarimin hafifledigini

hissediyorum. Biraz sonra o ses tamamen susmus ve bana cevap veremez

hâle gelmisti.

Daha sonra kendime gelmisim ve arkadaslarimin anlattiklarina göre

disaridaki ezan sesini duyup, namaz kilmak istemisim.

Bu mektubu sizlere yazarak basimdan geçen bu ürpertici hâdiseyi

anlatmamin sebebi, iman hakikatlerine ne kadar muhtaç oldugumuzu

ifade etmek içindir. Çünkü son nefeste iman ile kabre gitmek ve onun

cennet bahçelerinden bir bahçeye çevirerek elde edilmesine baglidir.

Seytanin, ölüm anindaki insanlara musallat oldugunu, onlari inkara

saptirmak için akillarina vesvese verdigini ve bu yüzden de kuvvetli

bir imana sahip olunmasi gerektigini bütün mü'min kardeslerimiz

biliyordur. Fakat ben, bu durumun bir örnegini, ölüm öncesinde, Cenâb-

i Hakkin izniyle yasadim. Ve bu hâdiseyi de Zafer Dergisi kanaliyla

bütün inananlara anlatmayi bir vazife bildim. Insaallah bir alemi-

bulunur.

Niyazi YILDIRIM, Zafer Dergisi, 195. sayi)
Kenshin
Kenshin
ADMİN
ADMİN

Mesaj Sayısı : 294
Yaş : 35
Localisation : www.licelim.tr.cx
Kayıt tarihi : 09/11/06

http://www.licelim.tr.cx

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön


 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz